Steve McQueen'in ilk yönetmenlik denemesi olan "Hunger", bize Kuzey İrlanda'nın özgürlüğünü savunan Bobby Sands ve arkadaşlarının hikayesini anlatmak için yola çıkıyor. Daha ilk filmiyle, BAFTA'da "Gelecek Vaat Eden Yönetmen", Cannes'da "Altın Kamera", Avrupa Film Ödülleri'nde "Yılın Keşfi" ödüllerini kucaklayan Steve McQueen, bunların dışında "Hunger" ile tam 33 ödül ve 16 adaylık aldı. İlk filminde bu kadar büyük bir başarı göstermesinin sebebi, aslında sinemaya aktarılması çok tehlikeli olan bir hikayeyi, belki de aktarılabileceği en iyi şekilde gözlerimizin önüne sermeseydi.
Öncelikle şunu belirtmem gerekiyor ki, "Hunger" izleyici dostu bir film değil. Sağlam bir mideniz ve İrlanda tarihi hakkında ufakta olsa bilginiz yoksa film size oldukça anlamsız gelecektir. O yüzden, filmi anlatmadan önce, biraz İrlanda tarihine göz atmakta fayda var.
Efendim, İrlanda'nın Kuzey ve Güney olarak ikiye ayrıldığını bilmeyenimiz yoktur herhalde. Güney İrlanda, 1921'de yapılan bir antlaşmayla bağımsızlığını kazansa da, Kuzey İrlanda hala İngiltere'ye bağlı kalmak zorunda bırakıldı. IRA (Irish Republican Army) ya da Türkçe olarak İrlanda Cumhuriyet Ordusu, o gün bugündür Kuzey İrlanda'nın bağımsızlığını savunuyorlar. IRA, 2005 yılında silahlı mücadeleyi bıraksa ve politik olarak mücadele etmeye karar verse de, IRA'nın kendi içinde örgütlenen R-IRA'cılar silahlı mücadeleye kaldıkları yerden devam ediyorlar. Yani aslında "Hunger" da izlediğimiz hikaye bize çok uzak değil. Hala Kuzey İrlanda'nın bağımsızlığını savunan insanlar işkencelere maruz kalıyorlar ve ölümle burun buruna yaşıyorlar.
Bizim "Hunger" da şahit olduğumuz hikaye, tam olarak 66 gün boyunca açlık grevi yapmış (hunger strike) ve 66 günün sonunda hayatını kaybetmiş olan Bobby Sands'in hikayesi. Hikaye, 80'lerin başında geçiyor. O dönemlerde IRA mensupları, savaş suçlusu olarak gösterilip hapse atılıyorlardı. Tabii ki IRA'cılar burdada protestolarını yapıyorlar. Filmde de gördüğümüz üzere, duvarlara dışkılarını sürüyorlar, en uç işkencelere bile direnç gösteriyorlar ve ne pahasına olursa olsun asla mücadeleyi elden bırakmıyorlar.
Film, bize hikayeyi iki koldan göstermek gibi bir çabaya giriyor ilk başlarda, ama sonlara doğru tüm hikaye örgüsü Bobby Sands'e kayıyor. Film, başta da söylediğim gibi, izleyici dostu bir film değil. Hele hele alakanız olmadığı bir konuysa bu, filmden oldukça sıkılabilirsiniz. Bazılarının "sanat filmi" olarak nitelendirdiği, filmin yavaş akması aslında tam tadında olmuş ve hapishane havasını yakalamış. Film hızlı değişen planlar ve diyalogsuz sahnelerin bolluğu ile sizi de sanki onlardan biriymiş havasına sokma konusunda oldukça ustaca bir anlatıma sahip. Ama o kadar diyalogsuz ve yavaş sahneden sonra, toplam 24 dakika süren Bobby Sands ve rahibin, tek açıdan çekilmiş ve öylesine vurucu bir konuşması var ki, film orada doruk noktasına çıkıyor ve içinizden "olmuş" diyorsunuz.
İngilizlerin, IRA'cılara yaptıkları işkenceler sizi ateşli bir IRA sempatizanı yapabilir elbet. Ama McQueen, kötü İngilizleri gösterirken, yapılan işkencelere dayanamayıp bir köşede ağlayan bir İngiliz askerini de göstererek hafiften "tüm İngilizler orospu çocuğu değildir" mesajı vermeye çalışsa da, biz içimizde biliyoruz ki, çok az İngiliz öyle bir yüreğe sahip. Dünyanın en büyük katillerini böyle küçük bir sahneyle bize sevdirmeyi amaçladığını düşünmüyorum zaten McQueen'in.
Oyunculuklar konusunda kötü bir yorumum yok. Ama özellikle Michael Fassbender'ın göz kamaştıran bir oyunculuk sergilediğini söyleyebilirim. Zaten filmin aldığı 33 ödül arasında, en iyi aktör ödüllerini de Fassbender'ın hakkıyla evine götürdüğünü görüyoruz.
"Hunger", izlerken bir çok duyguyu bünyenizde barındırmanızı sağlayan bir film. Nefret, acıma, dostluk ve anarşizm duygularını benliğinizde hissedince biraz şaşırıyorsunuz istemeden. Filmi izlemeden önce yapmanız gerekenleri söyledim, biraz wikipedia falan karıştırın bakalım, sonra izleyin "Hunger"ı. İzleyici dostu bir film olmamasının dışında hiç bir eksiği olmayan ve McQueen'in 2. filmi "Fela" için beni heyecanlandıran "Hunger"ı izlemeden önce, "50 Dead Men Walking"e de göz atabilirsiniz...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder