Büyüklere animasyon
Sinema dünyasının 2 büyük dahisini prodüktör olarak arkasına almış, yönetmen koltuğuna daha ilk uzun metraj filmini çekmeden "son 10 yılın en çok gelecek vaad eden yönetmeni" ünvanını üstüne yapıştırmış Shane Acker'ı oturtturan bir animasyon "9". Bunun belki de en büyük sebebi, "9" un 2005 yılında yine Shane Acker tarafından hayata geçirilen bir öğrenci projesinden, en iyi kısa animasyon dalında Oscar'a aday gösterilmesine kadar giden bir serüven. Bakalım "9" neymiş, niye bu kadar ilgi toplamış...
İlk önce söylemem gereken bir şey var ki, kesinlikle küçük izleyicilere yönelik bir animasyon filmi değil "9". Dokundurduğu yerler ve verdiği mesajlarla çok geniş bir konsepte oturtmaya çalışmış kendini. Ama becerebilmiş mi, orası şüpheli işte.
Orwell ve Huxley'nin "gerçekleşmesi istenmeyen ütopyaları"na sırtını dayayan "9" un senaryosu kısaca şöyle bir ortamda ilerliyor; Bir bilim adamının yaptığı çalışmalar sonucunda, makinelere gerçek bir düşünme mekanizması sağlamasıyla makineler çoğalmaya ve kontrolden çıkmaya başlıyorlar. Bunun üzerine bilim adamımız, tüm insanların yok edilmesinden sonra makinelerin durdurulabilmesi için 9 tane bez bebek üretiyor. Bu 9 bebeğin de anlamı ve görevleri başka... 1; bu popülasyonu korumak için, 2; onlara ilham vermek için, 3 ve 4; onlara öğretmek için, 5; yol göstermek için, 6; yönetmek için, 7; savunmak için, 8; himaye altında tutmak için ve son olarak ana karakterimiz 9 ise onları kurtarmak için görevlendirilmiş. Bu düzende her şey yolunda gidiyor, taa ki 9 dünyaya ayak basana dek...
Koruyucuların kabul görmemesi, ütopyalar ve makineleşme üzerine söyleyecekleri var filmin, ancak bunlar belki de tamamen filmi uzatmak için yapılan şeyler. Tahminimce, kısa animasyon "9" un başarısı üzerine, Tim Burton ve Timur Bekmambetov'un da parayı bastırmasıyla ortaya verilen süre içinde yeni bir fikir atamayan Acker'ın, "Hadi şu 9'u uzun metraj yapayım" isteğinden kaynaklanan bir boşluk var filmde. Filmin, oldukça kısa bir süresi var üstelik. Söylemek istediği şeyler hakkında gerçekten bir fikri olduğunu sanmıyorum genç yönetmenin, yoksa kısa metraj "9"un, zorla uzatılmış bir versiyonu gibi gözükmezdi bu film.
Yaklaşık 1 saat 15 dakikada, şu ana kadar bildiğiniz tüm düşüncelerden, toplum yapılarından ve ütopyalardan dem vurmaya çalışan "9", gişe yapacağı daha proje aşamasında belli olduğundan çok derine inmemiş ve inmekten korkmuş belli ki. Bu yüzden filmin değeri gözümde bir hayli düşüyor.
Filmin animasyon olarak başarısı ise gerçekten harikulade. "Disney animasyonu" klişesini aşıp, kendi görselliğini ve dilini yakalayabilen çok az animasyondan biri olmuş "9". Bu konuda sınıfı hakkıyla geçiyor.
Seslendirmelere gelince, "9"u, biricik Frodo'muz Elijah Wood'un seslendirmesi bir hayli hoş olmuş. John C. Reilly ve Jennifer Connely gibi tanıdık simaların sesleriyle hayat verdikleri diğer karakterlerde bir hayli başarılı.
Film bu kadar şişirilmiş bir ilk uzun metraj animasyon denemesi olarak, teknik konusunda sınıfı bir hayli iyi bir notla geçiyor. Ancak senaryonun derin yapılmaya çalışılması ve buna nazaran ortaya çıkan basitliği filmi sınıfta bırakıyor. Çok daha iyi senaryoları olan animasyonlar izledim bu sene, "Up" gibi. "9", gerçekten senaryosuna dikkat edilse ve anlatmak istediklerini bir kaç aksiyon sahnesini es geçip beyazperdeye dökebilseymiş, bir klasik olacakmış. Ama şu haliyle sadece başarılı bir animasyon olmaktan öteye gidemiyor...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder