1970 yılında çekilen "Ölüler Konuşmaz Ki" yi saymazsak (ki sayılacak gibi değil) Türk sinemasının ilk zombi filmi "Ada". En baştan söyleyeyim de içimden atayım, film beni bir hayli etkiledi. Salona girmeden önce gerçekten böyle bir filmle karşılaşacağımı bilmiyordum. Hele hele posterin üstüne yapıştırılan "korku-komedi" ibaresi, beni daha filme girmeden korkuttu. Yine kötü, klişe bir komedi adabıyla çekilmiş, çalıntı bir film bekliyordum. Ama gelin görün ki, işler beklediğim gibi yürümedi...
Film, "The Blair Witch Project" ten beri, düşük bütçesi olan sinemacıların hatalarını kapamak için başvurdukları yöntem olan (J.J Abrams'ın "Cloverfield"ini saymazsak) "el kamerasıyla çekim" mantığıyla ilerliyor. Bir arkadaşlarının Büyükada'daki düğününe gitmek için yola çıkan bir arkadaş grubunun içindeki gönüllü düğün kameramanının merceğinden izliyoruz bütün filmi. Gittikleri düğünü bir anda zombiler basınca, iş bir hayli değişiyor tahmin ettiğiniz üzere...
Filmin sağlam bir konusu yok, eyvallah. Ama o kadar muhteşem bir doğallığı var ki... Türk yönetmenlerin "türkler olsa ne yapardı" konulu çektikleri filmlerin hepsine bir cevap niteliğinde olmuş adeta. Arkadaşların ilişkileri, tepkileri... Özellikle Ozan Ayhan'ın hakkını vermek gerekiyor. Adam sanki gerçekten olayın içindeymişçesine oynamış ve bir an bile fire vermiyor oyunculuğu. Sadece o değil, bütün oyuncular için bu geçerli.
Film sadece korkuya ve komediye değil, bir sürü yere de el atıyor ve her el attığı konuda başarılı oluyor. AKP yönetiminden tutun da, Fenerbahçe'nin ünlü oyuncusu Guiza'ya kadar yapılan manşet muhabbetleri mi istersiniz, saf bir aşk hikayesi mi... Filmin içinde hepsi mevcut.
Aslında filmi izlerken içinizden şunu diyorsunuz; "Evet, benim başıma gelse, bende böyle yapardım." Filmdeki karakter çeşitliliği ve el attığı konuları, diyalogları unutmayan senaryo yapısı filmin en büyük başarısı.
"El kamerasıyla çekim" tekniği bana düşündürdüğü gibi, size de bir "Quarentine'den çalmışlar" ya da "Paranormal Activity mi lan bu?" sorularını düşündürebilir. Ama gelin görün kü, aklınıza gelen her soru filmin muhteşem akışıyla kafanızdan silinecek.
Filmde gördüğümüz yüzlerce zombi, Türkiye'nin "zombisever"leri tarafından canlandırılmış. Bu sinema dalını takip eden insanlar gönüllü olarak filmde oynamışlar. Zombilerin makyajları ve gerçekçilikleri ise bir o kadar göz kamaştırıcı.
Filmin süresi de, kameramanımızın kasedinin süresiyle sınırlı olduğundan, öyle derin bir konu, muhteşem bir final beklemeyin sakın filmden. Zaten film size bunu vermeyeceğinin sinyallerini veriyor. İlk filmlerinde, düşük bütçelerinden gocunmayıp eksiksiz bir film ortaya koyan genç yönetmenlerimiz Murat Emir Eren ve Talip Ertürk'ün de hakkını vermek lazım. Bu film umarım iyi bir gelir sağlar onlara da, zekalarını ve sinemalarını daha ileride de bize gösterebilirler...
Filmin sürpriz konukları arasında usta oyuncu Taner Birsel ve "Hatırla Sevgili"den hatırlayacağımız, bayağı bir geyik konusu olan zombimiz Cansel Elçin var. Konuk oyuncular ve ara hikayeler filme çok iyi serpiştirilmiş gerçekten.
"Ada", derin bir hikayeye yönelmekten çok, hayatta kalma duygusuna, zor zamanda içinde bulunulan psikolojik durumlara parmak basmış ve "Türk zekası" dediğimiz şeyi tıpkısının aynısı bir gerçeklikle beyazperdeye taşımış bir film. Hatta karakterler o kadar bizden, film o kadar gerçekçi ki, filmin yarısında salona tekrar geri giderken, hangi filmde olduğumuzu soran görevliye; "Biz düğündeydik ya..." diye bir cevap yapıştırmama sebep olmuştur bu gerçeklik. Espri falan yapmak değildi niyetim, sanki gerçekten o düğündeydim ben...