Bundan 3 sene önce "Dabbe" vizyona girdiğinde, daha ilk günden sinema koltuğunda yerimi almıştım. Bunun sebebi Hasan Karacadağ'ın muhteşem bir film yapmış olduğundan emin olmam değildi. "Dabbe" Türkiye için bir ilkti. İlk defa bu kadar saf bir korku denemesi yapılmış ve ilk defa gerçekten bir korku örneği islam kıyamet alametlerine sırtını dayamış bir senaryoyla karşımıza çıkmıştı. Çoğu insanın aksine ben "Dabbe" yi başarılı bir film olarak buldum. Her zaman söylüyorum, başarı (hele hele yeni oturan bir sektörde) en üst düzeylerde aranmamalı. "Dabbe" ile, bütçesine ve imkanlarına göre elindekinin en iyisini yapmıştı Karacadağ, ve bir korku örneği olarak tatmin edici bir çalışmaydı.
Karacadağ, kutsal kitapta bulunan 3 kıyamet alametine de ayrı ayrı filmler çekeceğeni söylemişti. Dabbe, Duhan ve son olarak Deccal. "Dabbe 2", Duhan yeryüzüne indiğinde neler olacağını anlatıyor. Pardon, anlatmaya çalışıyor. Zira ne "Dabbe" kadar güçlü bir senaryosu, ne de serinin 2. ayağı olduğuna dair bir belirti taşıyor içinde.
"Dabbe 2" nin hikayesi kısaca şöyle : Karısını kaybetmiş bir adam ve yeni karısı Melis, adamın eski karısından olan kızı ve bir kaç arkadaşını almak için yola çıkmasıyla açılıyor filmimiz. İstanbul oldukça kasvetli, kara bulutlar sarmış her tarafı. Aslında bulut sandığımız şeyler Duhan'dan başka bir şey değil. Ve 5 kişinin bulunduğu eve, siyah duman saldırıları başlıyor ve bir buçuk saat süren hem bize, hem onlara işkence başlıyor.
Hatırlarsanız, "Dabbe" de iyi kurulmuş bir olay örgüsüyle karşı karşıyaydık. Bütçe sıkıntısı yüzünden çok iyi (tamam açık konuşayım, berbat) oyuncuları olmasa da en azından Dabbe'nin ne olduğunu, nasıl yayıldığını ve sonunda nasıl bir kaosa yol açtığını adım adım izlemiştik. Bu filmde Duhan'ın adı bile geçmiyor, benim bilmemin sebebi filme gitmeden önce ufak bir araştırma yapmış olmam. Neyin neden olduğu asla bilinmiyor. Sadece 5 kişinin birer birer katledilmesini izliyoruz film boyunca. Karacadağ, belki bu filminde o insanlar gibi hiç birşeyden haberdar olmamamızı istemiş olabilir ama maalesef sinemada böyle bir kurgu ve böyle bir senaryo anlayışı yok. Film sürekli bir sonuca varmaya çalışan, giriş ve gelişmeye sahip olmayan, eksik bir yapım.
Karacadağ'a ilk filminde iyi niyetli olduğu için hak vermiş ve "Dabbe" yi sevmiştim ya, şimdi "Dabbe 2" de gittikçe kötüleştiğini görünce şaşırdım açıkçası. "Dabbe" büyük eksiklerine rağmen 2. nin yanında oscarlık bir film gibi kalıyor.
Üstelik "Dabbe" yi izledim, 2. yide izlemeden olmaz mantığıyla hareket etseniz bile, filmin ilk ayağıyla gerçekten ufak bir alakası bile olmaması beni hayal kırıklığına uğrattı. Aslında çok güzel bir şekilde çekilebilecek bir filmken, konunun ve tüm iyi niyetin suistimal edildiğini görüyoruz filmde.
Saydığım bu kadar kötü özelliğin yanında "Dabbe 2" dünyaca bir ilke imza atması konusunda önemli bir konuma girebilir belki. Filmde kullanılan sesler, Karacadağ ve ekibi tarafından gece geç saatlerde, ıssız yerlerde, düşük frekansta kayıt yapan cihazlar tarafından kaydedilip dijital ortamda bizim duyabileceğimiz desibellere getirilmiş. Sonuçta dünya üzerinde bizim duyamayacağımız desibellerin olduğu bir gerçek (örneğin dünyanın dönerken çıkardığı sesi duyamamamız gibi). Bu açıdan bir ilki gerçekleştiren Karacadağ, bu teknik için patentini bile almış durumda. Umalım ki serinin son ayağı "Deccal" de, bu ilk denemesine fazla kafa yormadan, kafasını filmin senaryosu için çalıştırır da, sinemasının kötü bir yere doğru gittiğini düşünen bendenize okkalı bir cevap yapıştırmış olur.
Hakkını vermek lazım, Hasan Karacadağ yine bir şeyler yapmaya çalışmış ve seyirciyi koltuğunda huzursuz etme konusunda hala başarılı. Özellikle İstanbul'daki kaosu gösteren sahneler, köprünün yıkılması gibi çalışmalar gayet başarılı olmuş. Ama artık Karacadağ'ın, 2 uzun metraj filmden sonra (ve bu filmlerin iyi gişe yaptığını da hatırlatmak gerek) daha ciddi ve daha başarılı işlere imza atması gerek. O film çektikçe ve gişe yaptıkça, ondan bir şeyler bekleyen seyirci sayısı da artıyor. Artık 3. uzun metrajını çekmiş bir yönetmende iyi niyet aramaktan çok profesyonellik aramak gerektiğini düşünüyorum.
İlaç olsun diye "Dabbe" yi izleyeceğim şimdi. Karacadağ'nın sineması hakkında hala umutlu olmak istiyorum. Yapabileceğini ve güzel işler ortaya koyabileceğini "Dabbe" de ve "Semum" da gördük, "Dabbe 2" yi hiç olmamış, çekilmemiş bir film olarak saymaya çalışacağım.
Saydığım bu kadar kötü özelliğin yanında "Dabbe 2" dünyaca bir ilke imza atması konusunda önemli bir konuma girebilir belki. Filmde kullanılan sesler, Karacadağ ve ekibi tarafından gece geç saatlerde, ıssız yerlerde, düşük frekansta kayıt yapan cihazlar tarafından kaydedilip dijital ortamda bizim duyabileceğimiz desibellere getirilmiş. Sonuçta dünya üzerinde bizim duyamayacağımız desibellerin olduğu bir gerçek (örneğin dünyanın dönerken çıkardığı sesi duyamamamız gibi). Bu açıdan bir ilki gerçekleştiren Karacadağ, bu teknik için patentini bile almış durumda. Umalım ki serinin son ayağı "Deccal" de, bu ilk denemesine fazla kafa yormadan, kafasını filmin senaryosu için çalıştırır da, sinemasının kötü bir yere doğru gittiğini düşünen bendenize okkalı bir cevap yapıştırmış olur.
Hakkını vermek lazım, Hasan Karacadağ yine bir şeyler yapmaya çalışmış ve seyirciyi koltuğunda huzursuz etme konusunda hala başarılı. Özellikle İstanbul'daki kaosu gösteren sahneler, köprünün yıkılması gibi çalışmalar gayet başarılı olmuş. Ama artık Karacadağ'ın, 2 uzun metraj filmden sonra (ve bu filmlerin iyi gişe yaptığını da hatırlatmak gerek) daha ciddi ve daha başarılı işlere imza atması gerek. O film çektikçe ve gişe yaptıkça, ondan bir şeyler bekleyen seyirci sayısı da artıyor. Artık 3. uzun metrajını çekmiş bir yönetmende iyi niyet aramaktan çok profesyonellik aramak gerektiğini düşünüyorum.
İlaç olsun diye "Dabbe" yi izleyeceğim şimdi. Karacadağ'nın sineması hakkında hala umutlu olmak istiyorum. Yapabileceğini ve güzel işler ortaya koyabileceğini "Dabbe" de ve "Semum" da gördük, "Dabbe 2" yi hiç olmamış, çekilmemiş bir film olarak saymaya çalışacağım.
Umarım "Dabbe 2", Karacadağ sineması için bir kıyamet alameti değildir...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder