1 Kasım 2009 Pazar

Kanal-İ-Zasyon



Hedef doğru, yol yanlış...


"Kanal-İ-Zasyon" gibi bir filmin yapım aşamasında olduğunu duyunca açıkçası çok şaşırmış ve heyecanlanmıştım. Türk televizyonculuk anlayışından nefret eden biri olarak, gerçekten sonunda duygularıma tercüman olacak bir film gelecek diye heyecanlanmıştım daha çok. Projenin başındaki ismin daha önce "Gen" ve "Musallat" filmlerinde hünerlerini göstermiş olan Alper Mestçi olduğunu ve başrolünün de Okan Bayülgen gibi on parmağında on marifet bir insan olduğunu duyunca da heyecanım büyük bir beklentiye dönüşmüştü. Film vizyona girmeden önce o kadar çok beklenti doldu ki içimde, salona oturup da filmi izlemeye başladığımda birer birer suya düşeceklerini hiç mi hiç tahmin etmiyordum.
Film, sancılı bir dönem geçiren bir televizyon kanalının temizlikçisi olan İmdat'ın nasıl olupta kanalın en tepesine yükselen bir adam olduğunu anlatıyor. Bu hikaye sırasında, İmdat'ın zekasının ürünü olan televizyon programlarını da izliyoruz. Bu programlar şu an herkesin seve seve izlediği "Yemekteyiz", "Var Mısın Yok Musun" gibi yarışma programlarının parodileri olmaktan öteye gidemiyorlar. Film, söylemek istediğini bir türlü söyleyemeyen bir film olmaktan öteye gidemiyor zaten. Problem de işte tam burada doğuyor.
Film, bir senaryo taslağı gibi geldi bana nedense. Ortada anlatılmak istenen bir hikaye ve buna bağlı gelişmesi planlanan hicivler söz konusu. Ama ne anlatılmak istenen hikaye bir türlü seyircinin ilgisini çekebiliyor, ne de yapılan hicivler yerini bulabiliyor. Bu da filmi tam bir karmaşanın içine sokuyor bir süre sonra. Bir yandan İmdat'ın, diğer yandan onu aşağı çekmeye çalışanların hikayesini izlerken, hikayelerin tam orta yerinde karşımıza çıkan televizyon programlarının parodileri tüm hikaye akışının tam anlamıyla içine ediyor ve karşımızda savunmasız, neresinden tutsanız bir şeye benzemeyecek bir film bırakıyor.
Kabul etmem gereken bir şey var ki, o da bir kaç esprinin tam yerini bulduğu. Oldukça zeki esprilere de sahip olan filmimiz, birden bire (eğer öyle bir kavram varsa) "Recep İvedik Komedisi" yapmaya kalkışınca, tüm ipler kopuyor maalesef.
Kanal-İ-Zasyon, hedefini doğru seçmiş ama kendine gidecek bir yol bulamamış bir film. Bir doğru yolda, bir yanlış yolda seyrederken, izleyenin tüm ilgisi kopuyor filmden. Hikaye akışı bir yana, senaryo bir yana derken kendinizi sadece Okan Bayülgen'in muhteşem oyunculuğuyla avutmaya karar veriyorsunuz.
Okan Bayülgen bu filmde gerçekten oyunculuğun doruklarında seyrediyor. Onunla beraber oynadığı rolü yaşıyorsunuz. Filmin kadrosu, filmin başarısızlığıyla tamamen ters orantılı nedense. Hakan Yılmaz, Erol Günaydın, Rasim Öztekin gibi ustalar yine döktürüyor. Filmi izleten tek şey zaten oyunculuklar olmuş.
Filmden beklediğim çok şey vardı oysa. Sırf yarışma programlarınla değil, dizilerle, filmlerle de dalga geçmesini beklerdim. Lakin kendisi ilerde bu konuda yapılacak çok güzel bir filmin dalga konusu olacak sanıyorum. Daha doğrusu umuyorum mu demem gerekirdi?
Kanal-İ-Zasyon boş bir vaktinizde izleyebileceğiniz fakat kesinlikle ciddiye almamanız ve beklentiler içine girmemeniz gereken bir film. Gitmeden önce eğer izlemediyseniz, fragmanı kesinlikle izlemeyin. Bütün güzel espriler fragmanda olduğundan, hevesiniz daha da kursağınızda kalıyor. Çok güzel bir konuyu böylesine heba eden Alper Mestçi ve ekibi için söyleyecek çok fazla söz yok. Korku filmlerinde iyiydi kendisi, komediye hiç bulaşmasaymış keşke...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder